Yönetmenliğini genç yaşta kaybettiğimiz Seyfi Teoman'ın yaptığı ve Barış
Bıçakçı’nın yazdığı aynı isimli kitaptan uyarlanan Bizim Büyük Çaresizliğimiz, erkek
dünyasını ve erkeklerin büyüyememe durumunu, büyümeye karşı gösterdikleri
direnci anlatıyor. İki erkeğin aynı kadına âşık olmasıyla beraber film üç karakterin
duygusal değişimleri üzerinden ilerliyor ve asıl çaresizliğin olgunlaşamamak
olduğunu gösteriyor bizlere.
Film Nihal’in ailesini kaybettiği an ile başlıyor ve karakterlerin yaşadıkları
ortaklıklar üzerinden hikâyesini kurup temelini oturtuyor. Aynı Çetin gibi Nihal de
ailesini bir trafik kazasında kaybediyor. Bunun etkilerini atlatmak için Çetin ve
Ender’in yanına sığınıyor. İlk başlarda Nihal için bir rahatlama mekanı olan ev,
zamanla üç karakterin olgunlaşmalarının merkezi hâline geliyor. Çetin ve Ender
kendilerine sığınan arkadaşlarının kız kardeşine âşık olmaktan kendilerini
alamazken, hem kendi duygularını kontrol edemeyen hem de otoriteye karşı
koyamayan bu iki erkeğin dramı; Nihal’in genç bir kızdan bir kadına dönüşmesi ile
birlikte daha da koyulaşıyor. Filmin esas dramatik ögelerini ise Ender ve Çetin’in
olgunlaşıp büyümeye karşı direnmeleri sırtlıyor. Nihal eve taşındıktan sonra
olgunlaşmaya başlayıp bir kadına dönüşürken Ender ve Çetin de mecburen ebeveyn
rolüne bürünerek istemeye istemeye olgunlaşmak durumunda kalıyor. Bizim Büyük
Çaresizliğimiz, bugünlerde artmakta olan postmodernist Türk Sineması’nın öncüsü
olarak da görülebilir.
Comments