top of page

FİNAL MAÇI

Yazarın fotoğrafı: Eren KÖSEEren KÖSE

Bazen içimden keşke hep teneffüs olsa diye geçiriyorum. Derse odaklanamıyorum bir türlü. Dinleyemiyorum anlatılanları. Gözüm hep saatin üstünde. Zamanım sürekli teneffüse kaç dakika kaldığını hesaplamak ile geçiyor. Hep diyorum kendi kendime, ikide bir bakmayacağım o saate. Engel olamıyorum ama. Aklım sürekli saatte. Bazen bir süre bakmıyorum, diyorum başardım işte, unuttum teneffüsü. Zaman akıp geçmiştir çoktan. Sonra dönüp bakıyorum saate, 5 dakika bile geçmediğini görüyorum. Büyük bir hayal kırıklığı her seferinde.

Teneffüsün ise nasıl geçtiğini anlamak mümkün değil. Arkadaşlarım ile bahçeye inip, oyuna başlayacağımız süreye kadar bitiyor zaten. Hele bazı öğretmenlerimiz yok mu? Konu yarım kalmasın diye, teneffüsümüzden çalarlar bazen. İşte o zaman benden sinirlisi yoktur. Genelde bu öğretmenler zil çaldıktan birkaç dakika sonra gelir hep. Hiç şaşmaz. Zamanında gelseler, teneffüsümüzde gitmeyecek.

Yine o zilin bir türlü çalmadığı derslerden birindeyim. Sıkıntıdan patlamak üzereyim. Akmıyor bir türlü zaman. Zaten dün gece de heyecandan uyuyamadım bir türlü. Bir sağa, bir sola döndüm durdum. En son uyuya kalmışım. Ama kalktığımda hiçbir şey eksilmemişti içimden. Daha da heyecanlıydım kalktığımda. Hep malum maç yüzünden oluyor bunlar. Şu maç bitip gitse de kurtulsam. Çok fena baskı yaratıyor üzerimde. Bütün sınıfın en çok benden beklentisi var. Sabah ders başlamadan sınıf öğretmenimiz bile gelip konuştu benimle. İşte aklım bir karış havadaymış, derslerle işim yokmuş, varsa yoksa futbolmuş. Bu yüzden yeteneklerimi göstermeliymişim ona. Fatma Hoca normalde hiç bu işlerle uğraşmaz. Tam bir eğlence düşmanıdır. Onun için varsa yoksa derstir. Derslerin iyiyse, istersen sınıfın en yaramazı ol. Hiç aldırış etmez. Artık ne hikmetse final maçı birden önemli oldu onun için.

Maçı kazanmak, kaybetmek benim için o kadar da önemli değil. Göstereceğimi gösterdim turnuvada. Takımı finale çıkardım. Daha ne yapayım? Bu işte kazanmakta var, kaybetmekte. Biliyorum bunu. Ama karşı takımda Berke var işte. İzin veremem kazanmasına. Tam bir gıcık. Bir kere boyu uzun. Ondan sonra gözleri mavi, saçları sarı. Tam bir Berke işte. Sürekli fön çekip geliyor okula. Bu yaşta bu kadar güzel fön çekmeyi nereden öğrendi, onu da anlamadım. Bizim berber Kasım Amca’dan daha iyi fön çekiyor vallahi. Sabahın köründe kalkıp okula geliyor, nasıl bu kadar iyi gözüküyor, bilmiyorum. Ben o uykulu halimle kıyafetlerimi zor giyiniyorum.

Melis’ten her gün sürekli onu dinliyorum. Nasıl gıcık olmayayım ki? Yok saçları güneşte parlıyormuş, gözleri deniz gibiymiş. İnsan sevdiğinden bunları duymamalı. Hassas bir kalbim var. Ne yapayım? Üzülüyorum işte. Melis’i abime anlattım geçenlerde. Güldü, kafamı okşadı, büyüyünce geçer dedi. Dediğinden hiçbir şey anlamadım. Büyüyünce neden geçsin ki? Melis’te benimle birlikte büyüyecek sonuçta. Kızın aynı kalacak hali yok. Büyük Melis’i de severim ben.

Teneffüs zilin çalması ile birlikte giyindik maç kıyafetlerimizi, çıktık okul bahçesine. Bir sürü bağrışmalar, tezahüratlar, çığlık sesleri hepsi birbirine karışmış. Kimseyle göz göze gelmemeye çalıştım. Yapılan tezahüratlara karşılık bile vermedim. Bir görseydiniz beni… Alelade bir sınıfın değil de sanki Fenerbahçe’nin kaptanıyım.


Çağırdım arkadaşlarımı yanıma, önce ısınma hareketlerini, sonra da birkaç şut ve pas antrenmanı yaptırdım. En son topladım herkesi etrafıma, verdim son taktikleri. Hakemin yanına yazı-tura atışı için giderken ki havamı görseniz, sanki dünyayı kurtarmaya gidiyorum.

Hakem sordu yazı mı, tura mı? Tura dedim, tura geldi. Topu seçtim ben. Kale seçmenin bir mantığı yok. Maçın ikinci yarısı kaleler değişecek zaten. İlk atağı biz yapalım dedim. Yaptık da. Maç başlar başlamaz aldım topu, daldım rakip arasına. Kaleye uzak demeden çektim şutumu. Dışarı çıktı top. Gol olmasını beklemiyordum zaten. Benim için bir totem bu. Maçın ilk şutunu ben atarsam, o maçta çok iyi oynuyorum.

Maçın geneli pek aksiyonlu geçmedi. İki takımda savunmayı çok iyi yaptı. Final maçı neticede, telafisi yok. Bizim takıma gelince, hep aynıyızdır. Önceliğimiz hep savunmadır. İlerde çok iyi değiliz çünkü. Bir ben varım, bir de Mami var. İlerinin aksine, geri de çok iyiyizdir. Kalede Baki var bir kere. Günündeyse kimseler gol atamaz ona. Sonra defansta Puyol Kerem var. Top geçse, adamı geçirmez. Öyle sağlam çocuktur. Orta saha da Dalaksız Ali vardır. Hiç bitmez enerjisi. Bütün maç durmadan, koşar. Bir bakarsın hücumda gol arıyor, bir bakarsın defansta top engelliyor. Anlayacağınız tam bir joker eleman.

Maç beraberlikle sonuçlanacak gibiydi. Biz takım olarak razıydık. Penaltılarda çok iyiyizdir. Rakip bunu bildiğinden, baskıyı giderek arttırmıştı. Hiç atak yapamıyorduk, ama rakibi de pozisyona sokmuyorduk. Dediğim gibi iyiydik bu defans işinde.


Maçın son dakikalarıydı artık. Beraberlik kesin gibiydi. Top Berke’nin ayağına geldi. Attı bana çalımı, sonra Mami’ye, sonra Ali’ye. İpe dizdi bizi. Önü iyice boşalmıştı. Kaleye vursa çok güzel bir gol atabilirdi. Fakat o son bir çalım daha dendi. Bu sefer atamamıştı. Puyol Kerem geçit vermemişti ona. Topu Kerem’in çaldığını görünce, başladım rakip kaleye doğru koşmaya. Kerem severdi uzun paslar atmayı. O kendinden emindi, ben de kendimden. Attı uzun pası. Top tam önüme düştü. Önce nefis bir top kontrolü yaptım, sonra aynı güzellikte bir şut attım ve gol. Golle beraber maçta bitti. Öyle bir seviniyoruz ki anlatılamaz, yaşanır. Herkes birbirinin üstünde, sınıfımızın ismini bağırıyoruz. En son aldılar beni ellerine, havaya atıp, kapıyorlar. Her bir ağız en büyük kaptan bizim kaptan diye bağırıyor. Bütün sınıfın kahramanı olmuştum. Halbuki sadece bir gol atmıştım.

Maç bittiğinden beri, Melis’i bir defa bile görmemiştim. Tüm sınıf atlıyoruz, zıplıyoruz, seviniyoruz. Sadece Melis eksik. Etrafa bakındım biraz. Gördüm Melis’i. Berke’nin yanındaydı. Teselli ediyordu onu. Ben sınıfın kahramanıydım, o Melis’in.

 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

KENDİMİZLE UFAK BİR HESAPLAŞMA

Hani herkesin küçüklüğünden hatırladığı parça parça bazı anılar olur ya, bilirsiniz. Bir mantığı ve nedeni olmasına gerek yoktur, beyin o...

Comments


bottom of page