Gazetecilik bir kriz ile karşı karşıya mı? Geleneksel medya bitiyor mu? Yeni medya dönemi mi başlıyor? Bu sorulara hep iki şekilde cevap veriliyor. Evet, geleneksel medya bitiyor; hayır, geleneksel medya iyi bir şekilde devam ediyor.
İlk olarak, elbette her şey gibi gazetecilik de değişecektir ve bir değişim içerisindedir. Fakat bu bir kriz değildir. Bir kıyamet değildir. Bu, tam olarak olması gereken bir değişimdir. Öncelikle belirtmem gerekir ki, gazetecilik bir bitiş süreci içerisinde değildir. Gazetecilik bitmeyecek bir faaliyettir. Çünkü gazeteciliği dar bir çapta düşünmek yerine geniş bir tanımını yapacak olursak bir haber alma faaliyetidir ve insanlığın haber alma isteği hiçbir zaman bitmeyecektir. Dolayısıyla değişen gazetecilik değil, geleneksel gazeteciliktir. Bunun olması gereken bir durum olduğundan bahsettim. Bir örnek ile açıklayayım. Bir ekonomik plan düşünün. Harika yapılmış bir ekonomik plan. Faizler düşüyor, yatırımlar artıyor, işsizlik düşüyor, maaşlar artıyor, tüketim artıyor, hepsiyle birlikte işyerlerinin masrafı artıyor; işyerleri zarar etmeye başlıyor, iflaslar başlıyor ve işsizlik artıyor. Ve harika ekonomik plan bir ekonomik buhrana dönüşüyor bir değişim geçirmesi gerekiyor. İşte gazetecilik de böyle bir değişimin içerisinde. Evet, değişecek. Biçim değişecek, yöntem değişecek, amaçları, çalışanları, sistemi, platformu… Değişecek. Ama asla bitmeyecek. Televizyon, gazete gidecek yerine internet gelecek. Ama buna mecburuz. Geleneksel gazeteciliği savunamayız. Osmanlı bile 15 – 16. yüzyıllarda geleneksel sistemine o çok güçlü olduğu zamanlara dönmek istedi batıyı örnek almadı. Ama başaramadı. 18 – 19. yüzyıllarda batıyı örnek almaktan başka çaresi yoktu. Değişime o da ayak uydurdu. Dolayısıyla bu değişimi engelleyemeyiz. Zaten engelleme gibi bir yaklaşım içerisinde de değiliz. Üniversitelerde kurulan yeni bölümler bunu açığa çıkartmaktadır. Peki o zaman, bu değişimi biraz inceleyelim.
Geleneksel gazeteciliğin, yavaş yavaş sonuna yaklaştığımız şu dönemlerde, teknolojinin de hızlı gelişimi ile beraber insanlar artık daha kolay haber kaynağına yöneliyor. Yani dijitale. Dolayısıyla birinci mesele “Kolay Bilgi Edinme İsteği” oluyor. Peki bunun sebebi nedir? Aslında bunun sebebi çok daha kapsamlı bir durum. Hayat çok hızlı akıyor. Yaşam durmaksızın devam etmekte. İnsanların bir dakika durmaya bile zamanları yok. Böyle bir durumda insanlar oturup gazete okumaya yahut gidip gazete almaya zaman ayırmıyorlar. Belki de ayıramıyorlar. İçerisinde bulunduğumuz sistem bunu gerekli kılıyor. Böyle bir noktada da insanlar daha kolay olanı seçmek mecburiyetinde kalıyorlar. Burada bir diğer husus da şudur ki; artık bu hızla akan hayat içerisinde, haberlere daha hızlı ve güncel bir şeklide ulaşmak istiyorlar. Bunu da internet ile yeni medya ile yapabiliyorlar.
Gazeteciliğin değişimindeki bir diğer mesele ise “Kitle Yönlendirme”dir. Evet, insanlar kolay olduğu için, güncel olduğu için, çok çeşitliliği sahip olduğu için yeni medyayı tercih edebiliyor. Ve bunu yaptıkları anda buraya bağımlı kalıyorlar. Çünkü, izlenilen içerikte, dinlenilen ya da okunulan içerikte artık içerik üreticileri bir devamlılık olmak zorunda olduğunu biliyorlar. Size bir haber için gelen insanı bir başka habere yönlendirmek zorundasınız. Çünkü geleneksel gazetecilikten farklı olarak insanlar bu içeriklere ücretsiz olarak ulaşıyorlar. Elbette, bu noktada bir sürü farklı etmen var fakat onlara şimdilik girmeyeceğim. Sonuç olarak, yeni medyada içeriğe ücretsiz erişebilme, talep eden açısından iyi bir şey olmasına karşın arka planda çalışanların da kendi hayatlarını idame ettirebilmesi gerek. Dolayısıyla içerik ne kadar etkileşim alırsa o kadar çok kazanç sağlayacak. Bu sebeple de bir yönlendirme söz konusu. Bunun en büyük örneği, bir sosyal medya platformuna girdiğinizde zamanın nasıl geçtiğini anlamamanız ve bu süreç içerinde onlarca video kaydırmış olmanız. Yahut bir video açıp izlediğinizde yanda çıkan diğer videolara da girme isteğiniz. Bu aslında yine sistemin bir getirisidir. Kapitalist sistemin.
Bu değişimlerin sonuçlarında geleneksel gazetecilik, geleneksel medya artık bir çürük elma gibidir. Kan kaybetmektedir, çürümektedir. Halkın taleplerini karşılayamaz olmuştur. Burada geleneksel gazeteciliğin bir suçu da yoktur. Çünkü, halkın talepleri değişmiştir. Ama burada halkın da yapabileceği bir şey yoktur. Çünkü, sistem değişmiştir. Geleneksel medyanın, yeni medyaya göre daha az tercih edildiği çok açık bir şekilde erişim sayılarından ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla da geleneksel medya içerisinde çalışan insanların, yeni medyaya geçişi de günümüzde çok açık bir şekilde gerçekleşmektedir. Kimisi işini kendisi bırakıp gidiyor, kimisi kovuluyor. Kovuluyor çünkü, geleneksel medyada mali kaygılar diğer tüm kaygıları gölgede bırakabilmektedir. Dolayısıyla işten çıkarmalar yaşanmakta, çoğu iş yeri kapanmaktadır. Ve buradan işsiz kalan çalışanlar, yeni medyada bir şekilde iş bulabilmektedir.
Geleneksel medya artık alternatifi olmaktan çıkan internet karşısında son günlerini yaşamaktadır. Bu kan kaybının en önemli sebeplerinden biri de “Reklam Kayması”dır. Nedir reklam kayması? Artık firmalar; daha az erişime sahip olan, daha az insanın dikkatini çeken, kitle yönlendirmede daha başarısız olan geleneksel medyaya reklam vermekten ziyade; çok daha düşük yatırımlar ile çok daha fazla etkileşim alabildikleri yeni medyaya yatırım yapıyorlar. Tabii yeni medyanın burada bir artısı var. O da yeni medyanın teknolojik olması. Teknoloji ile beraber yeni medya gücüne güç katıyor. Yeni özelliklerle, gelişmeler ile sürekli güncelleniyor. Ve sürekli yenilenebiliyor. Burada yine reklamın “Web”e kaymasını arttıracak bir husus var. Kişiselleştirilmiş reklam. Kimimiz haberdar kimimiz değil ama her gün onlarca kutucuğu işaretliyor ve bilgilerimizin alınmasına daha çok izin veriyoruz. Sonra da “A, ben şimdi bu ürüne bakmıştım, hemen reklamı karşıma çıktı! Kesin dinleniyoruz.” diyoruz. Bizi dinlemelerine gerek bile kalmıyor halbuki. Her şeyimize erişimleri var. Dolayısıyla da kişiye özel reklamları önümüze çıkartabiliyorlar. Öyle bir teknoloji ki; senin yolda gittiğini biliyor, ne kadar saattir yolda olduğunu biliyor, acıkabileceğini biliyor ve önüne yemek reklamı çıkartıyor. Ve dahası… Bu etkenler sonrasında, neden geleneksel medyaya reklam verilsin ki?
Buraya kadar her şey güllük gülistanlık idi. Ne korkulması gereken bir durum vardı ne de endişe edilmesi gerekilen. Tek yapmamız gereken değişen bu sistemde geri kalmadan yerimizi almak. Çünkü, denildiği üzere gazetecilik bitmiyor, sadece şekil değiştiriyordu. Ama bundan sonra söyleyeceklerim, gazeteciliğin bitebileceğini; bu gelişen teknolojinin, gazetecilere ve bizler gibi gazeteci adaylarına verdiği yararın geri tepebileceğini gösterebilir. Bizim asıl korkmamız gereken husus: Haber alma kaynağının el değiştirmesidir. Nasıl yani? Bizler, yani talep eden kısım, her zaman bir beklenti içerisindeyizdir. Ve bizlerin yani halkın her zaman en iyiyi istemesi doğaldır. En iyi hizmeti almayı beklerler ve en iyi hizmeti aldıklarını düşündükleri yere giderler. Son zamanlarda da gerçekten gazeteciliği tehdit eden bir husus var. O da haber alma kaynağının değişmesi. İnsanlar artık bu işi profesyonel yapan kurumları, insanları bırakıp teknolojinin ilerlemesi ile ortaya çıkan bireysel ya da yeni haber alma kaynaklarına yöneliyorlar. Bunların en korkunç olanı sosyal medya ve buralarda bulunan sayfalar. İnsanlar daha fazla haber aldıklarını, daha hızlı haber aldıklarını, düşündükleri için; daha sansasyonel haberlerle karşılaştıkları için oraya yönelmiş durumdalar. Fakat, haberin doğruluğunu sorgulamadan bunu yapıyorlar. Bu işi yeni medyaya taşımış insanlar veya kurumlar bu işi yine belli ilkelere dayandırarak yaptıkları için belli yollardan geçtikleri için; bu işi hiçbir eğitimini almadan yapan, haberi dedikodu gibi sadece yaymaktan ibaret sanan insanlardan daha doğru bir şekilde ilerlettikleri için insanların bekledikleri hızı sağlayamayabiliyor. Ve sosyal medya platformlarında müthiş bir bilgi kirliliği oluyor. İşti bizim asıl korkmamız gereken budur. İnsanların haber alma kaynağını geleneksel gazetecilik veya yeni medyadaki gazetecilik kaynaklarından kaybedip, sosyal medyaya verme. İşte bu olursa, asıl o zaman gazetecilik bitecektir.
Sonuç olarak, gazeteciliğin bir meslekten ibaret olmayıp, bir haber alma kaynağı olduğu; dolayısıyla ne kadar şekil değiştirirse değiştirsin, asla bitmeyeceği kesindir. Şekil değişimi her şeyde olduğu gibi gazetecilikte de olacaktır ve bunu engellemek olanaksızdır. Ve asıl endişe duyulması gereken, haber alma kaynağının gazetecilik tekelinden çıkmasıdır.
Commentaires