Masalların dünyaya çıkış tarihi net değildir ancak mitolojik görüşlere göre masal asıl mitolojiden doğmuştur ve doğuş hikayesi Hint mitolojisine kadar dayanır. Hindistan çıkışlı olması dünya genelinde özellikle Orta çağ Avrupa masallarının da kaynağını oraya bağlamıştır. Mitoloji yanında tarihte masalların birçok çıkış şekli mevcuttur. Kültürlerin gelişmesi ve geleneklerin şekillenmesi ve insanları bir arada tutan en büyük koz yine masallar olmuştur. Dünyada ilk kitaplanmış masallar Giambattista Basile ve Charles Perrault gibi isimler sayesinde oluşmuştur. Ayrıca o dönemde masallar çocuklar için değil, yetişkinler için de yayınlanıyordu.
İlk masal kitabı 1812 yılında Grimm Kardeşler’in “Çocuk ve Yuva” başlığı ile çocuklara anılmaya başlanıyor. Bu şekilde birçok kişinin elinden 19.yüzyıla kadar masallar varlığını sürdürmeye devam ediyor, bu sırada yaratıcılık ve hayal gücü mükemmel bir şekilde gelişmeye devam ediyor. Sanayi devrimiyle beraber tarım faktörü ile geçimlerini sağlayan aileleler kış akşamları fabrikalarda çalışan vardiyalı akşamlarla değişiklik gösteriyor, bu durum da çok büyük çalışma stili değişikliğine sebep oluyor. İşte tam bu noktada masallar gerçekten çocuklara ait olmaya başlıyor. Çünkü yetişkinler sanayi devrimi gibi büyük devrimle birlikte 19.yüzyılda hayal güçlerinden uzaklaşmaya başlıyor.
Günümüzde masallar artık hem yetişkinler hem de çocuklar için anlatılıyor. Masallardaki en önemli özellik anlatıcının ne kadar “Nasıl? Neden?” bakış biçimleriyle anlatmasıdır. Masal anlatıcısı, gerçekten iyi anlatıyorsa bu durum dinleyici için daha verimli kalacaktır. Masal anlatıcısı, hem anlatırken de iyi gözlem gücüne sahip olmalı. Ne kadar anlattığı topluma duyarlı olursa bir o kadar daha sağlıklı anlatım gücüne sahip olur. Masal anlatıcısı Judith Malika Liberman masalları şu düşünce ile anlatmaktadır.
“Masalların doğal ortamı sözlüdür. Başka masalcının masalını okumak seslendirme olur. Masalcılar olarak kitapta sayfalar arasında sıkışan kelebekleri kalbimize koyup, ısıtıp can vermeliyiz.”
Comments