top of page

PANOPTİKON

Panoptikon teorisi, kavramı veya tekniği, 1785 yılında sosyal reformcu filozof Jeremy ve Samuel Bentham kardeşler tarafından oluşturulan bir hapishane güvenlik modelidir. Tasarım, çevresi boyunca bir kişilik hücrelerle döşenmiş bir yarım dairedir. Kapılar dairenin ortasına bakar ve dairenin ortasında hapishanenin her hücresini görebilen bir kule vardır. Teoriyi özel kılan tasarıma gelecek olursak; tasarımın ortasındaki kulenin gardiyanları, tüm mahkumları görebilir ancak mahkumlar kulenin içinde neler olduğunu göremez. Gözlenip gözlenmediklerini veya içeride kaç gardiyan olduğunu, hatta kulede gardiyan olup olmadığını bile bilmezler. Bu da az sayıda gardiyanla çok sayıda mahkûmu kontrol edebilecek bir güç merkezi oluşturur. Mahkumlara; kendilerine karşı otorite ve gücün kim olduğunu, ulaşılamaz ve erişilemez olduğunu gösterir. Ancak burada asıl kilit nokta mahkumların kendilerini kontrol etmesi. Mahkumların ne zaman izlendiklerini bilmemeleri, her saniye izlendiklerini düşünmelerine neden olur. Her an izlenme ihtimalinin farkında olan mahkûm, her an hareketlerine dikkat eder. Hapishaneden kaçma ihtimalleri bir kenara dursun, basit bir taşkınlık çıkarmak için bile iki kere düşünürler. Ayrıca sistem mükemmel şekilde düzenlenmiş bir tasarım sunduğundan mahkumlara yararlanabilecekleri bir kaos ortamı vermez. Michel Foucault'nun dediği gibi gözetim eyleminde sürekli olmasa bile etkilerinde kalıcıdır. (Disiplin ve Ceza: Hapishane'nin doğuşu, 1975)


Yönetim Mekanizmaları çoğu zaman insanları bireylerden ziyade sayılar olarak görür. Sınırları içerisindeki kişi sayısı arttıkça kişilerin bireysel önemleri o oranda azalır ama yöneticiler için tabi ki bunların hiçbir değeri yoktur. Onlar için önemli olan, düzene sokulması, kontrol edilmesi gereken birey sayısındaki artıştır. Buna karşı Panoptikon veya Süper Panoptikon gibi yöntemlerle sayıları kontrol altına almak isterler. Alan Moore ve David Lloyd'un çizgi romanında ve çizgi romanın film versiyonu olan V for Vendetta filminde bu yönetim tarzının ve kontrol mekanizmalarının eşsiz bir anlatımına şahit oluruz. Hikâye, tarihteki ilk büyük isyancılardan biri olan Guy Fawkes'tan ilham alan Vendetta adında bir kanunsuz ve asinin isyanını anlatıyor. Bilmeyenler için Guy Fawkes, 17. yüzyılda Kral I. James ve Parlamento'nun içinde bulunduğu Westminster Sarayı'nı havaya uçurma hedefli başarısız bir plan olan Barut Komplosu'nun bir parçasıydı. İsyan dönemin İngiltere'sinde Kral I. James'in Roma Katoliklerine yönelik artan zulmüne misilleme olarak ortaya çıkmıştı. İzlemek isteyecekler için daha fazla bilgi vermiyorum.


Panoptikon teorisi Jeremy ve Samuel Bentham tarafından ortaya atılmış olsa da onu geliştiren ve iktidar ve özgürlük kavramlarıyla bağdaştıran Michel Foucault olmuştur. Foucault 20. yüzyılın en iyi filozoflarından biridir. Foucault'ya göre iktidar, bireylerin önündeki en büyük engeldir. Modern Baskıcı Rejimler, insanları açıkça cezalandırarak ve diğerlerini korkutarak kontrol altına almak yerine, devlet kurumları ve eğitim kurumları aracılığıyla insanları izlerler ve kontrol ederler. Foucault kitabında "Okullar, insanları tanımlamak, sınıflandırmak, kontrol etmek ve düzenlemek için hapishaneler ve akıl hastaneleri ile aynı toplumsal işlevlere hizmet eder" der. Burada Foucault eğitimin insanlar için önemine vurgu yaparken iktidarların günlük sıradan eğitimi nasıl kendi çıkarlarıyla şekillendirebileceklerine dikkat çekiyor. Bu da daha derin düşünenlere, öğrencilerin eğitim tekniklerinden şikâyet etme sebepleri bilinçli tasarlanmış yanlış metotların bir sonucu olabilir mi sorusunu sorduruyor.


Yeni medya, son yıllarda insanların bilgilerini ve özel hayatlarını gönüllü olarak paylaştıkları hatta bunun için yarıştıkları bir alan haline geldi. Bu, hükümetin insanları kontrol altına alması ve fikirlerini değiştirmesi ya da kendi lehine çevirmesi için süper bir yoldur. Süper bir yoldur diyorum çünkü gerçekten öyle. Panoptikonun süper bir versiyonudur ve Süper Panoptikon ismiyle Mark Poster tarafından ortaya atılmıştır. Adını gerçekten hak ediyor. Çünkü neredeyse her gün insanlar bir yerlerde kullanıcı sözleşmeleri imzalıyor ve birileri tarafından izlenmelerine onay veriyorlar. İnternet çağı işleri kolaylaştırıyor ancak herkes için kolaylaştırıyor. Sıradan vatandaş için de hırsız için de taşkın için de... Göz önüne çıkmadığı sürece kimse güvenliğe önem vermiyor. Ancak bir yerde bir isim, makam veya ün elde eden insanlar -sahip oldukları statüyü ve parayı kaybetmek korkusuyla- güvenliğin önemini kavrıyorlar ve çeşitli önlemlere başvuruyorlar.


Baskıcı bir rejimin iyi bir iletişim ekibiyle yeni medyadan ne denli faydalanabileceğini düşündüğünüzde korkunç sonuçlara ulaşırsınız. İnsanların çeşitli konularda ne düşündüklerini öğrenebilirler, sahte veya yanlış haberlerle ve teorilerle insanların düşüncelerini manipüle edebilirler, hangi ideolojiyi benimserlerse; hangi düsturda ilerlerse insanların onları destekleyeceğini ve bunun gibi çok daha fazla işe yarar bilgi öğrenebilirler. Ancak işin en kötü yanı bunu herhangi bir çaba sarf etmeden ya da para harcamadan, sadece medyayı takip ederek ve ufak bir araştırmayla herkesin ulaşabileceği bazı verilere bakarak yapabilmeleri. Daha önce de dediğim gibi internet çağı işleri herkes için kolaylaştırıyor. İyi bir iktidar için de kötü bir iktidar için de...


Panoptikon'un çok etkili bir teknik olduğuna şüphe yok ancak riskli de. Riskli çünkü mahkumlar teknikle ilgili bir hata veya yönetimi dokunulabilir kılacak bir hile bulurlarsa sonrasını engelleyemezler. Yani mahkumlar isyan etmenin bir yolunu bulurlarsa, bunu engellemek zor olacaktır. Çünkü teoriye göre gardiyanlar göründüğü kadar güçlü değildir. Yani kulenin erişilmezliği, dokunulmazlığı sarsılırsa dinamo etkisi yaratır. Hapishane yönetiminin iktidarı; mahkumların zekasına, hırsına ve hürriyetlerine olan merbutiyetlerine bağlıdır.


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
KENDİMİZLE UFAK BİR HESAPLAŞMA

Hani herkesin küçüklüğünden hatırladığı parça parça bazı anılar olur ya, bilirsiniz. Bir mantığı ve nedeni olmasına gerek yoktur, beyin o...

 
 
 

Comments


bottom of page